-
Çamların deniz kenarına uzandığı lokantaya oturduk. Gülümseyerek gelen garsondan filtre kahve istedim. Yok!
-
Bir röportaj okudum, hayatım değişti. Hemen babamı aradım.
-
Hergün saat 14.00- 16.00 arası eve gidip, uyumak, ayaklarını uzatıp yayılmak isteyen bir İspanyol var içimde.
-
Kışın çocukken bisikletime atlayıp terkedilmiş plaja giderdim. İnsanlar, şezlonglar, tekneler yok. Bomboş bir kumsal.
-
Hayatınızda ne kadar boktan şey olursa olsun, kalabalık arkadaş grubuyla yenen bir yemek bütün dertleri unutturur.
-
Bugün bir taksi durdurmak için elimi salladım. Taksi şoförü de bana elini sallayarak geçti.
-
Bir sanat eserine baktığım zaman sanatçının ne anlattığından çok, eserin bana ne hissettirdiği ile ilgiliyim.
-
Soruyu değiştiriyor, farklı şekillerde soruyordum ama kimse cevap vermiyor, herkes yüzüme bön bön bakıyordu.
-
İçimde gazinoda assolistin adının, neon ışıklarla yanması gibi ‘l"bu şehri seviyorum" ışığı yanıp sönmeye başladı.
-
Yine yeniden bir Orhan Pamuk kitabını hayran hayran okuyorum. Manzaradan Parçalar.
-
Daha başka neler görebiliyorlar sorusu hala kafamı kurcalıyor. O günden beri Digitürk kutusunun önünde pek yayılarak oturmuyorum. Ne olur ne olmaz.
-
Geçen gün bir belgeselde izi sürülen konu kobalt maviyle çözüldü. Herkes belgesel izliyor da ben gerçekten izliyorum.
-
Yıllar önce Yunanistan vizesine başvurdum. O zamanlar daha Schengen dünyası vize ofisi yoktu. Yorgo vardı.
-
Uzun sürmüş bir yolculuktan döndüğümde evimin kapısında birikmiş zarflar, faturalar arasından elektrik faturasının altındaki rakamı görünce düşüp bayılıyordum.
-
Umutsuzca bir adamın ilk yemek olarak beni bir akşam kahvaltıya davet etmesini bekliyorum. Olmuyor.
-
Yapılan bir araştırmaya göre, Türk erkeklerinin %5'i kanserden, % 6'sı kalpten ve geriye kalan % 89'u kasıntı olmaktan ölüyormuş.
-
Dişçimi aradım, "gelmem lazım".
"Ben işi bıraktım"
"Nasıl, ne yapıyorsun?"
"Hiç".
Hiç. Hiç .
-
Eve girip, ışıkları yakarken kendimi bir belgesel kanalında çalışan ve kaplanın kendisine dönüp bakmasını bekleyen kameraman gibi hissediyorum.
-
Kursta yeni tanıştığımız kız arkadaşımla cafede oturuyorduk. Eşinden yeni ayrılmıştı. Tabii neye göre yeni tartışılır.
-
Dünya küçük işte. Yolda karşılaşıyorlar. Aşinalık var, tanışıklık yok. Gel zaman git zaman komşuluk ilişkileri beraberinde bir büyük itirafı getiriyor.