2551

Kaş Altında Gözüm Var

Kaş’a gitmek bir bağımlılıktır. Şimdi size bu cümle çok iddialı gelmiş olabilir. Buradan benim çıkaracağım sonuç ise sizin hala Kaş’a gitmemiş olduğunuzdur. Buyrun bağımlılık sebeplerine birlikte bakalım. Denizin en mavisinin, en temizinin Kaş’ta olması, birbirinden güzel plajların bir dolmuş mesafesinde olması, çakıl isteyene büyüğü küçüğü, kum isteyene Patara’sı Kaputaş’ı…

Tırmanmak isteyene dağları, uçmak isteyene yamaç paraşütü ve tabii ki dalmak isteyene mavilikleri. Ünlü Likya yolu, direncinize göre ayarlanan rotalarıyla mutlaka yürünmesi gereken bir yol. Derin maviliklerinde dalış yapmanın zevki ise tartışılmaz. Size bu konuda bir rehber kitap; The Diving Guide/ Murat Draman.

Haa, yok ben bunlarla uğraşamam, tatil dediğin yorulmak değil dinlenmek üzerinedir diyorsanız yine de Kaş’ı tek geçerim derim. Eğer Ankara’lıysanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Değilseniz de dert etmeyin. Kaş size de kucak açar, sarıp sarmalar. Herhangi bir yerde yemek yerken, müzik dinlerken kendinizi asla yabancı hissetmezsiniz. Sohbet edecek birilerini mutlaka çevrenizde görürsünüz. Diğer tatil yöreleri gibi süslenip püslenip geceye hazırlanmanız gerekmez. Kimse orada sizin ne giydiğinize, taktığınıza bakmaz. Sadece sohbetiniz yeter bütün Kaş’ı sevmek için.

Başta söyledim Kaş’a gitmek bağımlılık yaratır. Korkulacak bir şey yok, tedaviden mümkün olduğunca kaçının.