Yok Ben Balmeye
Baleden nefret ederim ve tiyatroyu da sevmem.
Kimseye bir faydası olmayan şekilde parmak uçlarında yürüyen balerinlerle mal meydanda zıplayan adamların tuhaf dansı!
Baleye gittim mi, gittim. Tamam sırayı savdım.
Tek hatırladığım baletlerin az önce içtikleri kahvenin karton bardağını sıraları geldiği için önlerine koyup çıkmış gibi durmalarına şaşırmış olmam. ‘Allahım antrem geldi, bu bardağı nereye bırakıcam, nereye bırakıcam, hah tamam şuraya koyayım, hem de hacimli durur.
Duruyor valla ciddi ciddi hacimli duruyor. Bu balet çocukları küçükken aile geçmişindeki cm ölçüsüne göre mi seçiyorlar ?
Babasınınki kaçtı, ya dedesinin?…Tamam bunun aile geçmişi iyi.
Bale ü? Yok ben balmeye!
Tiyatro içinde söyleyeceğim şudur, şimdi biliyorum bana elmalarla armutları karıştırmayalım filan diyeceksiniz de sinema varken niye tiyatroya gideyim? Tamam ikisi farklı anladık ama sinema daha iyi. Üstelik ben adım gibi eminim, Lumiere Kardeşler, Melies filan tiyatrodan çok sıkıldıkları için sinemayı keşfettiler. Bu ne ya dediler ? Eminim. Tezim budur.
Sinema nasıl keşfedildi diye anlatırlar, kimse de çıkıp neden keşfedildiğini anlatmaz. İşte bu sorunun cevabını ben veriyorum. Sinemayı tiyatrodan çok sıkılanlar keşfetti.