2764

Aşıklar Şehri Venedik

Önceki Slovenya gezimizden hatırlarsınız, uzun bir tatili fırsat bilerek bu kez İtalya’ya geçiyoruz. Slovenya’dan yaklaşık 2,5 saat mesafedeki Venedik'e geldik. Venedik'te mestrede ücretsiz park yeri olan otellerde kalıp toplu ulaşımla 10 dakikada Venedik’e geçebilirsiniz. Burada en ucuz araç parkının 2 saati 6 euro veya günlük 25 euro. Venedik’in hemen girişinde Büyük Kat Otoparkı’nda tüm gün 26,00 €. Biz Hotel Venezia mestrede kaldık, kişi başı 3 Euro gidiş geliş otobüs biletleri ile Venedik’e gittik. Yalnız otobüse binerken mutlaka biletlerinizi okutun yoksa aniden karşınıza çıkan bilet kontrolleri ciddi cezalar kesmekte...

Dünyanın en turistik ve en kalabalık meydanlarından biri olarak kabul edilen San Marco Meydanı, Venedik’in tam merkezinde yer alıyor. Meydan Procuratie Nuove, Procuratie Vecchie ve Ala Napoleonica ile çevril. Napolyon’un “Avrupa’nın resim odası” olarak nitelendirdiği bu meydan 500 x 1000 metre boyutlarında.

Venedik’in en alçak noktalarından biri olan San Marco Meydanı, Ekim - Mart aylarında acqua alta adı verilen suyun yükselmesi nedeniyle hava şartlarına göre ziyaret edilemeyebilir. Günümüzde festivaller, konserler ve çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Şehrin dini ve politik merkezi olan meydanda turistik dükkanlar, kafe ve restoranlar yer alıyor. Şehrin en lüks otelleri ve moda markaları da burada. Meydanın kuzeyinde 12. yüzyıldan kalma Procuratie Vecchie ve 18. yüzyıldan kalma Avusturya birliklerinin mekanı Quadri Kafe, güneyinde 19. yüzyıl yazarlarının favori mekanı kafe Florian, batısında ise Ala Napoleonica ve Rönesans başyapıtlarının sergilendiği Correr Müzesi var. Meydandaki diğer yerler arasında Cumhuriyet yönetim merkezi olan Dükler Sarayı, Aziz Mark’ın Çan Kulesi, San Marco Bazilikası bulunuyor.

San Marco Meydanı’nın en önemli yapılarından biri olan San Marco Bazilikası, 4240 m²’lik oldukça büyük bir alana sahip. Altın mozaikleri, işlemeli mermer zeminleri, kutsal emanetleri ile ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunuyor. 9. yüzyılda bazilika, şehrin en önemli yapılarından biri. Bazilikanın beş adet kubbe ile örtülüdür. Kubbeler altın yaldız mozaiklerle kaplanmış. San Marco Bazilikası oyma eserler, altın heykeller ve cam eserler olmak üzere değerli eserlere sahiptir. Bu kiliseyi görmeye gittiğinizde asansör ile üst katına çıkmanızı ve muhteşem Venedik manzarasını buradan seyretmenizi öneririm. Bazilikaya giriş ücretsiz. Fakat terasa giriş ücretli.

San Marco Meydanı’nın önemli yapılarından biri, Dükler Sarayı. Bazilikanın hemen sağ tarafında bulunan bu sarayda, Bellini, Carpaccio ve Tintoretto gibi, İtalya’nın en önemli sanatçılarının eserlerini görebilirsiniz. 9. yüzyılda bir şato olarak tasarlanmış. Saray yapıldıktan sonra uzun bir süre Venedik hükümeti tarafından kullanılmış. Bir çok kez yangın ve sel felaketi yaşayan saray defalarca zarar gören yapı 1923 yılında müzeye çevrilmiş.

Müzede, dönemin önemli ismi Doge uzun süre yaşamıştır. Müzede görebileceğiniz eserler arasında Doge’un emirlerinin yazılı olduğu özel evraklar da vardır. Müzede altın merdiven yani Scala d’Oro görülmesi gereken önemli yapılardan biri. Buradan etkileyici dük odalarına ulaşabilir, yakından görebilirsiniz. Önemli devlet kararlarının alındığı ve elçilerin ağırlandığı Sala del Collegio ile Sala del Senato da ziyaretçilere açık. Ayrıca, önemli devlet adamları tarafından büyük toplantıların yapıldığı Sala del Consiglio dei Dieci ve bunun gibi diğer önemli salonları da ziyaret etmeyi atlamayın.

Venedik’in en bilindik ve en dramatik köprülerinden biri olan Ahlar Köprüsü, aşıkların gondollarla ziyarete geldiği, farklı bir hikayesi olan yapılardan biri. Dükler Sarayı’na bağlı olan bu köprü, önceden esirleri Cenova Sarayı’na götürmek için kullanılıyormuş. Ahlar Köprüsü, bulunduğu konum itibari ile hapis cezası yiyen mahkumların ceza evine giderken kullandıkları bir köprüymüş. Ancak bu hapishane bakımsız ve aşırı bir neme sahip olduğu için idama mahkum olmayan suçlular bile burada hastalıktan kısa bir süre içerisinde ölürlermiş. Mahkumlar da bu hapishaneye giderken maalesef bu gerçeği bilerek giderlermiş ve hapishaneye gitmeden önce son kez görecekleri Venedik manzarasına bu köprü üzerinden bakarlar derin bir ah çekerlermiş. Mahkumların hayatlarının geri kalanını geçirmek için gittikleri hapishaneye giderken bu köprüden Venedik’e son bakışları Lord Byron’a ilham olmuş ve köprüye Ahlar Köprüsü adını vermiştir. Bu üzücü hikayenin yanında, bir diğer inanışa göre de gün batımında köprünün altında öpüşen çiftlerin aşklarının sonsuz olacağı söylenmekte. Bundan dolayı, gondollarla öpüşmek için bekleyen onlarca turisti, köprü yakınlarında sıra beklerken görebiliyorsunuz.

99 m. yüksekliğindeki Aziz Mark’ın Çan Kulesi, San Marco Meydanı’nın en önemli yapılarından biri. 10 euro ödeyerek çıkılan bu kulede, sabah saatlerinde aşırı bir kalabalık olmakta. Bu yüzden, tur ile şehre gelmiş grupların öğlen 01:00 gibi yemek molası vermeye gittiği vakit burayı ziyaret edecek olursanız, kulenin biraz daha sakin olacağına emin olabilirsiniz. Bir rivayete göre, Goethe bu çan kulesinin manzarasından etkilenmiş ve sık sık bu manzarayı seyretmek için kuleye çıkarmış. 9. yüzyılda yapılan kule 1902 yılında hala nedeni bilinmeyen bir sebeple çökmüştür. Çöken kulenin yerine deniz ve atış kulesi olarak kullanılan orjinalinin boyutlarında ve planında bir kule yapılmış. Torre dell’Orologio olarak da bilinen Aziz Mark’ın Saat Kulesi, Mauro Codussi tarafından 1496-1499 yılları arasında tasarlanmış güzel bir mimari eser. Efsaneye göre, bu kulenin yapımı 3 yıl sürmüş ve inşaatında çalışan işçilerin gözleri buna benzer bir yapı yapmamaları için oyulmuş. 

Ayrıca bu saat kulesinin bulunduğu pasajı geçerek Venedik’in en lüks alışveriş caddesine ulaşabilirsiniz.

Fondaco dei Turchi Sarayı, Giacomo Palmier tarafından 13. yüzyılda inşa edilmiş bir saray. 1381’de Venedik Cumhuriyeti tarafından satın alınmış. Saray oldukça büyüleyici ve güzel. İlk yapıldığı zamanlarda önemli insanların ağırlandığı bir yer iken daha sonra ise Venedik’te bulunan Osmanlı nüfusuna hizmet etmeye başlamış. Zaten sarayın adındaki Dei Turchi kısmı da buradan geliyor. Osmanlı Devleti’nin Venedik ile önemli ticari ilişkiler içine girmesiyle Venedik’teki Türk tüccarların sayısı her geçen gün artmaya başlar. Bunu farkeden Venedik senatosu 11 mart 1621 tarihinde büyük kanalın hemen sahilinde yer alan bu sarayı Türklere verir. Saray günümüzde Venedik Doğa Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor. 

Venedik’in büyük su trafiğini sağlayan Büyük Kanal‘ı ziyaret etmenin en iyi yolu, deniz otobüsleri ya da deniz taksiler. Kanal, tüm şehri S harfi şeklinde sarar. Saint Mark başından başlayıp Santa Lucia Tren İstasyonu yakınlarında da biter. Kanalın derinliği 5 metre, uzunluğu 3800 metredir. Kanal boyunca yaklaşık 170 bina yer alır. Venedik Büyük Kanalın etrafındaki binalar genellikle zengin Venedik ailelerinin binaları. Gotik tarzdaki bu evler içerisinde en ünlü ve mimariye en belirgin izleri taşıyan altın ev Ca’ d’ Oro olarak anılan ev. Bu evlerde bir dönem ağırlıklı olarak tüccarlar yaşamış. Çünkü büyük kanalın bulunduğu bölge o dönem ticaretin ve emniyetin merkeziymiş. Duvarlarının yaldızları ve krom rengi kaplı olması dolayısıyla Ca’ d’Oro (Golden House: Altın ev) olarak biliniyor. Günümüzde galeri ve müze olarak kullanılıyor. 1428-1430 yılları arasında Contarini ailesi için yapılmış olan bu saray, Venedik’in en eski ve en popüler saraylarından biri. Mimarı, Giovanni Bon ve oğlu Bartolomeo Bon. Binanın zemininde gördüğümüz kemerli bölümden büyük kanaldan salona direkt giriş var. Sarayın sahipleri Venedik Cumhuriyetinin çöküşü ile birlikte sürekli değişmiş. Binada birçok değişiklik yapan kişi, 19. yüzyılda saraya ev sahipliği yapan balerin Marie Taglioni. Taglioni sarayın iç avlusunda yer alan ve gotik merdiveni kaldırtmış, bununla da kalmayıp avluya bakan süslü balkonları da tahrip etmiş. Gotik cepheli bu saray, Venedik’te kaçırılmaması gereken turistik yerlerden.

Rialto Köprüsü Venedik’te gezilmesi gereken en popüler yerlerden. Şehrin kanal manzarası ve turist kalabalığı ile en iyi atmosfere sahip yerlerden biri. Rialto Köprüsü’nğn yapımı 16. yüzyılın sonlarında yarışma ile olmuş. Yarışma, eski köprünün yerine daha güzel bir köprü inşa etmek için yapılır. Bir çok ünlü mimarın da katıldığı bu yarışı Antonia da Ponte kazanır. Köprü 1591 yılında açılır. Rialto Köprsü’nü incelerken köprünün alt kısmının yukarı doğru yükseldiğini göreceksiniz. Bunun nedeni ticaret amaçlı gelen büyük gemilerin buradan rahatlıkla geçebilmelerine imkan sunmak için. San Marco Meydanı’ndan bu köprüye ulaşmak oldukça kolay. Meydanın hemen yanında bulunan Aziz Mark’ın Saat Kulesi altından (pasajdan) geçin ve Mercerie adı verilen alışveriş caddesini 5 dakika boyunca takip edin. Kısa bir yürüyüşten sonra köprüye giden yolu göreceksiniz. San Polo ve San Marco’yu birbirine bağlayan, şehrin göbeğinde yer alan Rialto Köprüsü Venedik’teki dört büyük köprüden biri. Rialto Köprüsü üzerindeki dükkanlarda turistler için mücevherler, ipekler, maskeler, hediyelik eşyalar ve cam ürünleri satılıyor. Köprüde muhteşem kanal manzarası eşliğinde Venedik’e has hediyelikleri satın alabilirsiniz. Mercati di Rialto, hediyelik eşyaları, kozmetik ürünleri, kıyafetleri, taze meyve ve sebzeleri ile ünlü bir pazar. Oldukça büyük alana kurulu bu pazarda hemen hemen her şeyi rahatlıkla bulabiliyorsunuz. Büyük Kanal yanından başlayan pazar, Rialto Köprüsü etrafında, San Marco Meydanı yakınında ve Dükler Sarayı’nın hemen arkasında bulabilirsiniz. Pazarın en hareketli olduğu yer ise, Dükler Sarayı’nın arkası.

17. yüzyılda Meryem Ana’ya ithafen yapılan Santa Maria della Salute Bazilikası, Venedik’in en güzel dini yapılarından. Büyük Kanal ve San Marco Bazilikası arasında bulunan kilise, yapıldığı tarihlerde bölgede yoğun ve çok hızlı çoğalan bir veba salgını olduğundan “Veba Kiliseleri” olarak biliniyor. Hatta veba o kadar hızlı yayılır ki, Venedik halkının üçte biri ölür. Hükumet bu hızla yayılan veba salgını karşısında ne yapacağını bilemez. Çare Tanrı’ya sığınmaktır. İşte bu nedenle 17. yüzyılda bir kilise inşasına karar verilir. Barok kilise oldukça etkileyici bir görüntüye sahip. Kilisenin mimarı Vincenzo Scamozzi. Büyük Kanal ve San Marco Bazilikası arasında bulunan Salute, 100 binden fazla sütun üstüne sekizgen şekilde yapılmış. Bu görkemli kilisede Tiziano’nun “Kilisenin Doktorları ve Evangelistler”, “David ve Goliath, Abraham ve Isaac”, “Petecost” gibi eserleri görülmeye değer. Her yıl 21 Kasım’da (Bakire Yortusu) San Marco’dan bu kiliseye bir geçit töreni düzenleniyor.

Büyük Kanalın güneyinde yer alan Accademia Sanat Galerisi, 14. yüzyıl Rönesans sanatçılarının Gotik ve Bizans eserlerini bulabileceğiniz Venedik’in en turistik yerlerinden biri diyebilirim. Bellini, Carpaccio, Giorgione, Tintoretto, Veronese ve Tiziano gibi ünlü sanatçıların resimlerini bu galeride görebiliyorsunuz. Galeri sanatseverler için kaçırılmaması gereken yerlerden.

Venedik’in en renkli adaları olan Murano ve Burano Adası, Venedik’te görülecek en önemli yerler arasında. Burano Adası’nın en popüler yerleri, Galuppi Meydanı, San Martino Kilisesi, Santa Barbar Şapeli ve İstria taşıdır. Daha birçok görülecek yerleri olan Burano Adası’na feribotlar veya kanal taksileri ile ulaşmak da mümkün. Murano Adası, cam adası olarak da biliniyor. Birçok cam fabrikaları ve müzelerini görebileceğiniz bu renkli adaya ulaşmanın en kolay yolu ise vapurlar. Burada cam yapımı atölyelerinde cam yapımı işlerini de seyretme şansınız oluyor.