2040

Hak Hukuk Adalet!

9 Temmuz 2017 Türk siyasetinin dönüm noktası olacağa benziyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Güven Park'tan başlayan "Adalet Yürüyüşü" 24 gün sonunda İstanbul Maltepe'de çok büyük katılımlı bir mitingle sonuçlandı. Miting alanını dolduran 2.5 milyon insanın yanında bir o kadar da alana giremeyen yüzbinlerle sayının 3 milyona ulaştığı tarihimizin en barışcıl mitingi umutları yeniden yeşertti.

Gandhi'nin Hindistan'ın bağımsızlığı için yürüdüğü 387 kilometrelik mesafeli "Tuz Yürüyüşü" dünya tarihinin en uzun mesafesi idi. 12 Mart 190'da başlayan bu yürüyüş İngilizlerin tuz tekeline karşı yapılmıştı ve yürüyüşün sonunda binlerce kişi Gandhi'nin bir avuç tuzu eline almasıyla onu izlediler. 60 binden kişi  gözaltına alındı ama artık yasa işlemez hale gelmişti. Dünya siyaset taihinin belki de en büyük sivil itaatsizlik eylemi bugün Maltepe'de Kemal Kılıçdaoğlu'nun dünyaya seslenmesiyle artık geri planda kalacak gibi gözüküyor.

430 kilometreyi 24 günde yürüyen Kılıçdaroğlu Ankara'dan yaklaşık 5 bin kişi ile başladığı yürüyüşünde İstanbul'a 215 bin kişi ile girdi. Uzun süredir siyasetimizin, halkın özlediği kararlılıkla  gerçekleştirilen bu muhalefet eylemi bu şekilde devam ederse ülkedeki dengelerin değişmesi beklenmelidir. Kılıçdaroğlu'nun kendi tabanından aldığı sert eleştiriler bu yürüyüşüyle biraz kırılmışa benziyor. Devamını getirebilirse siyasi çevrelerin çokça söylediği gibi artık sadece bir partinin genel başkanı değil, bir lider olarak yerini sağlamlaştırabilir.

Mitingde açıkladığı çok net 10 madde ülkemiz için gelmesi beklenen adaletin temeline başlangıç oluşturabilir. Maddeler şöyle:

1- Darbe girişimini lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM'nin onurlu duruşu ve halkımızın direnmesi ülkemizin demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın 15 Temmuz'u diyoruz. Siyasi ayağın ortaya çıkarılması engellenmektedir. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı.
2- 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. OHAL ilan edilmiş ve TBMM yetkileri gaspedilmiştir. Biz buna sarayın 15 Temmuz'u diyoruz. OHAL derhal kaldırılmalı.
3- Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Kollektif suç gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir.
4- OHAL ile mağdurların yargıya erişim hakları ellerinden alınmıştır. Tüm uygulamalara son verilmelidir.
5- 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilişkisi bulunmayan ama muhalif göründüğü için haklarından yoksun bırakılan akademisyen ve kamu görevlileri görevlerine iade, tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.
6- Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbeset bırakılmalı.
7- OHAL koşullarında serbest tartışmanın yapılmadığı bir ortamda gerçekleştirilen anayasa değişikliği gayri meşrudur. Bu bir mühürsüz seçimdir. Türkiye gayri meşru anayasa ile yönetilemez.
8- Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Liyakat yasası görevde yükselmede esas alınmalıdır.
9- Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, örgütsüzlük, yaygın şiddet, terör gibi geniş yelpazede yaşanan adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir.
10- Adalet sadece iç politikaya değil, uluslararası ilişkilere de hakim olmalıdır.