1671

Dikkat! Bu Oyun Sizi Göbeklitepe'ye Işınlayabilir

GÖBEKLİTEPE’YLE GELEN 2 ÖDÜL

Tophane-i Amire’deki Base 2021’i gezerken dikkatimi çeken bir çalışmaydı el yapımı antik oyun projesi. Altuğ Karakahya, Göbeklitepe’den yola çıkarak geliştirmiş bu oyunu. Base 2021’den hemen sonra, GMK Grafik Tasarımcılar Meslek Kuruluşu’nun 40. Grafik Tarım Sergisi’nde de yer aldı ve 2 ödül kazandı bu proje. Biri, Mezuniyet Projeleri Başarı Ödülü, diğeri de Bikem Özsunay Vakfı Yılın Öğrenci Projesi Özel Ödülü.

Altuğ Karakahya, Haliç Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nün 2021 yılı mezunlarından. Oyun fikrinin çıkış noktası, 2018’de okulda verilen bir grafik tasarım projesi olmuş. Tabu ve batıl inançları araştırıp bundan bir ürün çıkarın denilince, Altuğ konuyu incelemeye başlamış. Başlarda Afrika’da genç kız ve genç erkeklerin vücutlarına yara izleriyle yapılan desenler ilgisini çekmiş. İzlerin çok güzel olduğunu, fırçayla yapılmış gibi, tuvaldeki gibi sanatsal göründüğünü düşünmüş. Konuşmanın bu noktasında Altuğ hemen ekledi: “Sakın desteklediğim düşünülmesin. Ortada bir acı var, konu kötü ama güzel duruyor, bir sanat çıkmış gibi gözüküyordu benim için.” Buradan yara bandı veya başka bir ürün çıkarmayı düşünürken fikir değiştirmiş. “Her grafik tasarımcısının yapmak istediği bir kart oyunları vardır. Ben de oyun olabilir deyip, bu oyunları araştırdım, mantıklarını öğrendim. Nasıl işlediklerini öğrenmeye başladım. Sahada bir sembol var, bir anlamı var. Bir işleyiş ve yaşam biçimi var, bu kurallaştırılabilir, oyunlaştırılabilir. Bunu keşfedince oyun yapayım diye düşündüm. Sonra her şeyi o açıdan düşünmeye başladım. Bir hikaye duyduğumda veya yazı okuduğumda, bu oyun olabilir mi diye kafa yordum. Arkasından da bitirme projesi olarak bu sefer daha gösterişli, birden fazla oyunun bulunduğu bir set yapmak istedim.”

Altuğ, Yotube’da izlediği bir belgeselden sonra, oyunun Göbeklitepe’yle ilgili olmasına karar vermiş. “T sütunlar, oradaki yaşam biçiminin yorumlanması, sembollerin gösterilmesi dikkatimi çekti. Ben sadece görkemli, merkezinde gösterişli parçalarının olduğu, belli bir turun tamamlandığı bir oyun hayal ediyorum ama kuralı yoktu. Tema kendiliğinden benim karşıma çıktı ve direkt yerine oturdu. Sonrasında daha çok araştırıp Göbeklitepe olabilir dedim. Çevremdeki insanların güzel tepkilerini de görünce, doğru olduğunu daha çok düşündüm.”

Göbeklitepe Ancient Board Game el yapımı antik oyun setinde 3 oyun var. Altuğ bunlara birer isim değil numara vermiş. “2 ve 3’ün işleyişi aynı, 1’nki farklı. İlk oyunu bir satış için değil, ana oyun olarak merkezde düşünmüştüm. Benim ne yapabileceğimi gösteren bir görkemlilikte olmasını istemiştim. Sanatsal yönü daha ağır bassın istedim. Ana oyun spiral şeklinde bir döngüye sahip. Başlangıçtan merkez noktasına doğru gidiliyor. Merkezden de başlangıç noktasına geri dönülüyor. Bunu yaşam döngüsüyle bağdaştırdım. Doğuyor, merkez noktasında erginleniyor. Geri döndüğünde de ölümü tatmış oluyor. Merkez T sütunlarla oynatıyorum. Göbeklitepe’nin en uygun parçası olduğunu düşündüğüm için. Küçük T ile başlayıp, geri dönerken de büyük Merkez T sütunlarla geri dönüyor. Oyun alanında Göbeklitepe’deki figürler bulunuyor. Her birinin mitsel anlamlarına göre anlamı var. Semboller de yine Göbeklitepe kültürünün mit anlamlarına göre yerleştirildi. Örneğin tilki; muhafız, avcı ve koruyucudur. Göbeklitepe’ye en uygun olanı koruyucudur. O yüzden de korunma bölgesi olarak adlandırdım.”

2. ve 3. Oyun ise T biçimindeki bir yolda ilerliyor. Altuğ bunu, Ortadoğu'da oynanan Ur oyununa benzer bir işleyişte tasarlamış. “Hamle sayısı olarak zar attığınız kadar ilerlersiniz. Karşılıklı 2 oyuncu olarak oynarsınız. Çarpışma bölgeleri vardır. Birbirlerini oyundan çıkardıkları, ekarte ettikleri alanlara sahiptir ve korunma alanları vardır. Oyunun içine ben ölümü de koydum. Akrep sembolü olarak oyuncuların her biri 6 taşını oyuna sokup, 6 taşı oyundan çıkartmaya çalışıyor. Diğerini de 2 ile 6 arasında oyuncu oynayabilir.”

T sütunlarda Göbeklitepe’nin bütün figürlerini aynen kullanmış.  Bu arada Altuğ Göbeklitepe’ye hiç gitmemiş. “Birebir aynısını yaptım, görüntülerini buldum. Fotoğraflardan ölçülerini çıkartmaya çalıştım ve birbirleriyle orantılarını ayarladım. Ardından da sembollerinin çizimlerini yaptım. T’lerin biçimlerinin çizimlerini yaptım referans almak için. Sonrasında da modelledim. Klaus Schmidt'in eşi Çiğdem Schmidt kendi instagram sayfasında da paylaştı. Tebrik etti. “Gördüğüm en yakın minyatürler” dedi. Ondan bu yorumu almak beni çok mutlu etti. Ben hepsini sıfırdan elle polimer kille yaptım. Kille bir iskelet oluşturup, fırınladım. Sertleşti ve üzerine asıl figürü çalıştım.”

Altuğ oyunun telif hakkını almış ve 2005 doğumlu kardeşiyle oynayıp test etmiş.  “Şu ana kadar başka kimse oynamadı. Büyük oyununki çok kritikti. Çünkü çok sıkılgan yeni nesil. Teknolojiyi daha çok seviyorlar. Sıkılacak mı, ne yapacak onu görmek istedim. O da güzel sanatlar lisesine gidiyor. İlk önce sinirlendi. Hayatın içindeki durumları anlatır gibi anlattım oyunu. Ben bitiriyormuşum gibi gözükebilir ama tam sayı atmadan kapıdan dışarı çıkamıyorsunuz. Şansınıza atamayabilirsiniz de. Ben ileri geri hareket ederken, kardeşim geldi, tam sayıyla bitirdi. Mutsuz olduğu anda kazandı. Onun kazanması da iyi oldu. Oyunun içindeki döngü hayatı yaşattı. Kendi ruhunu buldu diyebilirim.”

Altuğ oyuncuların, Göbeklitepe’yi yaşıyormuşçasına oynayacağını, sanki o zamana gitmiş ve yapıların içerisinde bu ritüeli yapıyormuş gibi hissedeceğini düşünüyor. “Ben öyle hissederek, onu hayal ederek oynadım. Sanki oraya ışınlanmış ve yapıların yanındaymışım gibi hissederek döngüyü oluşturdum. T sütunları modellerken de, el işçiliğini yaparken de, sanki yıllardır bunu yapıyormuşçasına o figür kendiliğinden, bilinçaltına işlenmiş gibi şekil bulmaya başladı. Belli bir zaman sonra artık görselden kopuyorsunuz, modellerken, görsele tekrar baktığımda, o aradaki bakmadığım sürede aslında doğru yerleri düzelttiğimin, doğru yerlerin detaylarını yaptığımın farkına varıyordum ve bu çok ilginç geliyordu. Sanki var olan bir kalıba ben sadece parmağımı değdiriyordum ve gerçekleşiyordu. O yüzden de içinde bir enerji olduğu kesin.”  

Şu an oyunun tek örneği var ve Altuğ’un masasında duruyor. Göbeklitepe Ancient Board Game belki yakın zamanda müzelerin hediyelik satış mağazalarında karşımıza çıkar, kim bilir. 


ALTUĞ KARAKAHYA KİMDİR?

1989 doğumlu. İstanbul’da yaşıyor. Çocukluğundan beri en sevdiği şey otomobil çizmek. Ekmek almaya gidince, eve hep 10-15 dakika geç gelirmiş. Çünkü park eden arabaları inceler, sağına soluna iyice bakarmış. Dönüşte de kağıdı kalemi alıp çizimlerindeki eksikleri tamamlarmış. O yaşlarda tek derdi araba çizmek ve tasarlamak olan Altuğ’un yaptığı 3 boyutlu araba çizimleri Orhan Akkaplan’ın dikkatini çekmiş ve 2001’de  Bakırköy Sanatçılar Derneği (BASAD)  karakalem eğitimi almaya başlamış.

Güzel sanatlar lisesine gitmeyi düşünürken Endüstri Meslek Lisesi Döküm Bölümü’ne girmiş. Lisedeki öğretmeleri üniversitede döküm bölümünü seçmeyin, makine bölümünü seçip hayatınızı kurtarın deyince Trakya Üniversitesi’ndeki macerası başlamış. Döküm bölümü mezununun makine bölümünde yapamayacağını bilen üniversitedeki bir hocası “Sen buradan mezun olamazsın” demiş. Altuğ okulda bir yıl çabaladıktan sonra İstanbul’a geri dönmüş. Tekstil, kuyumculuk gibi pek çok işte çalışmış. Aklının çizim yapmakta olduğunu bilen bir iş arkadaşı  “Grafik tasarım kursu var, gelmek ister misin?” diye sorunca şartları zorlayıp kursa gitmiş. Ardından bir matbaada grafik tasarımcı olarak işe başlamış. Sonrasında da birçok kurumsal markanın sanat yönetmenliğini yapmış.

Altuğ Karakahya, alaylı başladığı eğitimine mektepli olarak devam etmiş. Artık Haliç Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu. Otomobil çizimlerimin yanında masaüstü kutu oyunları tasarlıyor. Ayrıca ajanslara ve markalara da çizimler yapıyor ve markalara web ve grafik tasarım desteği sunuyor.

Nilgün Yavuz
Metin Yazarı