Cep telefonu sigara kadar zararlı mı?
Sigara herkes tarafından içilmiyor. Sigara içen çok az kişi var, sigarayı içenlerin etrafındakilere zararı var. Sizin burada sigara içmeniz yandaki odadaki veya 10 km. ötedekini hiç etkilemez.
Ama cep telefonu devamlı kullanıldığı için kullananı etkiler, kanser ve benzeri hastalıkları, sadece kanser değil tümör oluşturan birçok rahatsızlıklara neden olur. İkincisi etrafınızdaki ailenizi etkiliyor. Üçüncüsü apartmandakini etkiliyor, daha uzaktakini etkiliyor. Çünkü radyasyon yayılarak her tarafa gidiyor. Sigara dumanı her tarafa gitmiyor.
Dünyada 6-7 milyar insan var. Bu 6-7 milyar insan cep telefonu kullanıyor. Fakat dünyada sigara içici olarak bu kadar yüksek değil. Hiçbir zaman sigaranın onunla kıyas edilmesi mümkün değildir. Sigaradan kat kat daha riskli ve cep telefonu kullanmayan insanlarda risk altında, sigara içmeyenler sigara içen tarafından risk altına atılmıyor. Mesela sizin cep telefonu kullandığınız zaman o riski bilerek satın alarak kendiniz bilinçli olarak yapıyorsunuz.
Ben cep telefonu almadım ama başkalarının cep telefonu benim bulunduğum ortamda beni etkiliyor. Benim kanser olmama bile neden olabiliyor. Apartmanın karşısına bir baz istasyonu dikildiği zaman bile karşısında oturanlar tamamen etkilenebiliyor. Ama sigara da böyle bir şey yok. Sigaranın sadece içene zararı var.
Sınırlı sayıda zaten dünyadaki kampanyalar bu rakamları aşağı çekmektedir. İnsanlar mesela DNA’yı değiştirdiği için genetik değiştirilmiş gıdaları yemiyorlar. Aynı zamanda insan DNA’sını değiştiren elektromanyetik radyasyon için aynı etkiyi göstermiyorlar.
Mesela ısıtıcılar yaydığı radyasyona hiç kimse bir şey demiyor. Halbuki gazeteler evinizdeki Çernobil diye manşet atmıştı. İnsanların böyle değişik duyarlılık göstermesi çok enteresandır. Bu durumda devletin bir görev yapması gerekiyor ama bunu yapmıyor. Siz baz istasyonuna sarılmazsanız bir risk yok diyor. Dünyada kim sarılıyor baz istasyonuna? Bazı kişiler yanlış ölçüm yaparak bir zararı yok diyor. Bunların zararı olup olmadığına kişiler karar vermez, bir kurumun karar vermesi lazım, bir komisyonun karar vermesi lazım. Türkiye’de bu konuda fazla bir çalışma yapılmıyor ve destek yok. Ama bazı hocalarımız kendi gayretlerinden uluslararası seviyelerde araştırmalar yapmaktadır.