Çilem'in Dönüşümü
“Gregor Samsa bir sabah kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. ”Evet, Kafka “Dönüşüm”e böyle başlar. Ama hayır, biz şöyle başlayacağız;
Ayşe, Filiz, Fatma, Sema ve adını sayamadığımız diğer kadınlar gibi Çilem de bir sabah uyandığında kendini Türkiye’de ve kadın olarak buldu. Bir mahkeme kapısından eli kelepçeli olarak çıkıyordu. Önce ne olduğunu anlayamadı. Her yeri morluk ve darp izleriyle doluydu. Aklı karışıktı. Ne olmuştu da bu hale gelmişti? Çevresinde birbirinden iğrenç insanlar ve cümleler vardı. Kimdi bunlar? Ne istiyorlardı ondan? Yanında onu seven ya da onu koruyacak hiç kimsenin olmadığını fark etti. Tanımadığı bir takım insanlar bilmediği bir yolculuğa çıkarıyorlardı onu. Garip olan, korkmuyordu. Bir boşluk ve huzur içindeydi. Çevresine daha dikkatli baktı. Ama keşke yapmasaydı, içi bulandı, tiksindi gördüklerinden. Bir sürü insan-ki onlara insan denebilirse, biz en iyisi onlara müsvedde diyelim, bir sürü müsvedde ona pis pis bakıp gülüyorlardı. Akıllarından geçeni okuyabildiğini farketti. Keşke okuyamasaydı. Suratları kadar çirkin düşüncelerdi bunlar. Aşağılık, kötülükle dolu. Çocuk tacizcileri, tecavüzcüler, yetim hakkı yiyenler, yetimlere kıyanlar, hırsızlar, arsızlar, acımadan öldürenler, dinlerin arkasına sığınıp her tür pisliklerine kılıf bulanlar, genç düşmanları, bağnazlar, o saatte orada ne işi vardı diyenler, kadın düşmanları, kendilerini de bir kadının doğurduğunu unutanlar, akılları fikirleri sadece para ve cinsel uzuvlarında olanlar. Tiksintiyle kapadı gözlerini ve kulaklarını. Sonra içinden güzel şeylerin olmasını dileyerek yeniden araladı gözlerini. Bu sefer sadece kendisi gibi olanları gördü. Çaresizleri. Şefkatle ve acıyla bakan kadınları. Yüzlerindeki ve beyinlerindeki berraklığı gördü, içi güven doldu. Neredeyse hiç erkek yoktu içlerinde. Şaşırdı. Bu iştebvkadınlar yalnız olmamalıydı. Bu konu cinsiyet meselesi değil, vicdan meselesiydi. Insan olmakla alakalıydı.
Daha dikkatli bakınca bu iyi erkeklerin kadınların biraz gerisinde çaresiz ve ağlayarak durduklarını anladı. Çok uzaktaydılar çok. Korktuklarını anladı. Onlara da korkularına da daha çok kızdı. Müsveddelerin pervasız cesaretlerinin karşısında sindiklerini anladı. Kadınların çoğunun ölü olduğunu anlaması uzun sürdü. Artık onlara kimse zarar veremeyeceği için mutluydular. Berraklıklarının nedeni buydu. Müsveddeleri aradı gözleri. Bir sis perdesinin gerisinde kalmış gibiydiler. Kendisinin nerede olduğunu düşündü sonra. Sis perdesi dağıldı. İşte mahlukat müsveddeler gözlerinden ve ağızlarından kan ve irin akıtarak bakıyorlardı ona. Kızgınlıkla. O an hatırladı. Onların en istemediği şeyi yapmıştı. Kadının iradesini ve üstünlüğünü göstermişti. Nefretlerinin sebebi buydu. Içi özgüvenle doldu. Omuzlarını dikleştirdi. Onun yerine bir erkek ölmüştü bu sefer. Onu satan, döven, yok etmeye çalışan adam yerine o yaşıyordu. Bir kadın kazanmıştı oyunu, sonucu hapis bile olsa. Nedense içi acıdı. Birden tüm bu topraklarda yaşayan kadınların ve çocukların tümünün acısını ve umutsuzluluğunu omuzlarında hissetti. Gregor bile bu kadar çaresiz hissetmemiştir kendini diye düşündü. Gülümsedi. O ömründe hiç Kafka okumamıştı ama kimsenin okumasına da gerek yoktu bu çaresizlik hissini anlaması için. Sonuçta bir böcekti işte. Hepsi bu. Gülümsemesi büyüdü. Böcekti ama bu sefer o kazanmıştı.