İstanbul’un Gizli Tünelleri
İstanbul’un Gizli Tünelleri…
İstanbul… Her köşesinde bir tarih barındıran, yüzlerce medeniyete ev sahipliği yapmış bu eşsiz şehir, yer üstü kadar yer altıyla da sırlarla dolu bir yapıya sahip. Günümüzde İstanbul’un hemen hemen her semtinde karşımıza çıkan tarihi tüneller geçmişin derinliklerine inen birer kapı gibi.
İstanbul’un yer altı tünelleri sadece sıradan geçitler değil; bir dönemin hayat damarı olmuş.
İstanbul Beyoğlu’nda Rumeli Han’ın altındaki tünelleri gezerken bazıtarihi apartmanların, pasajların altından tünellere ulaşıldığı ve savaş zamanında yardımların bu tünellerden sağlandığını öğrendim. Hatta Atatürk bile bu tünelleri I. Dünya Savaşı sırasında kullandığı söyleniyor.
İstanbul, Bizans ve Osmanlı döneminde neredeyse tüm tarihi yapıların altında ya da çevresinde adeta örümcek ağı gibi yeraltı tünelleri ile örülmüş durumda…
“Köpek öldüren” denilen bir tünel, Marmara’nın altından kuzeydoğu yönünden, Üsküdar’a güneydoğu yönüne doğru bir açı oluşturup sonra düz bir hat şeklinde Kınalıada’ya ulaşıyormuş. Hatta tüm Avrupa topraklarının altının yeraltı tünelleriyle dolu olduğu ve bu tünellerin İskoçya’dan İstanbul’a kadar uzandığı da söyleniyor.
Beşiktaş Mahzar Paşa Sokak’taki tünellere “Paşa Dehlizleri” deniliyor. İki sokağı birbirine bağlayan genişçe bir merdiven içinden geçiyormuş. Entrikalara kurban gidip öldürülmek istenmeyen veliahtlar saklanmak ve kaçmak için burayı kullanıyorlarmış. Hatta Abdülhamit tarafından Üsküdar’da 6 tünel daha yaptırılmış. Bu tüneller sadece padişah, vezirler ve cellatlara açıkmış.
Ayvansaray’daki 2 bin yıllık tarihi tünel olan Anemas Zindanları, Yedikule Zindanları’yla bağlantı kurmak için yapılmış.15 futbol sahası büyüklüğünde Bizans Büyük Sarayı ve Tekfur Sarayı’nın altında dev tüneller bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü olan eski Robert Kolej ile bir zamanların Arnavutköy Kız Koleji arasında ve Bebek arasında I. Dünya Savaşı’ndan kalma geçitler varmış.
Cağaloğlu Anadolu Lisesi’yle, İstanbul Erkek Lisesi arasında I. Dünya Savaşı’nda yapılmış bir tünel olduğundan bahsediliyor.
İstanbul Cibali’de bir tünelden girilip, Sultanahmet’ten çıkılıyormuş.
Düyun-u Umumiye Binası yani Borçlar İdaresi, bugün İstanbul Erkek Lisesi’nin altında da bir tünel var. Bu dehlizlerden biri Yerebatan Sarnıcı’na, diğeri ise Sirkeci Postanesi’ne çıkıyormuş. Bu iki tünel daha sonra Sarayburnu’nda birleşiyormuş. Paraların binaya giriş çıkışı da güvenlik amacıyla bu tünellerden sağlanıyormuş.
Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü ile Karacaahmet Mezarlığı arasında “Kadavra Tünelleri” varmış. Tip okulunda dini olarak günah denmesinden dolayı üniversiteden mezarlığa uzanan bu tüneller yardımıyla ölülerin mezarlardan alınarak, üniversiteye tünelden taşınarak, derslerde inceleniyormuş.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampüsü’nde, Davutpaşa’dan Koca Mustafa Paşa semtine giden tünel varmış.
Osmanlı’da At Meydanı olarak bilinen Bizans’ın hipodromu kalıntıları üzerinde meydanda “Çukur Çeşme” diye bilinen bir mevkide alttaki çeşme yalağı kalıntılarının deniz yönüne kalan tarafından çıkan tünelin ağzına bir taş duvar örülerek kapatılmış.
Sultanahmet Camisi’nin kıble tarafında Mozaik Müzesi ile Cami duvarı arasında, musalla taşlarının hizasına gelecek en az iki dehliz girişi olduğu bilinmekte.
Galata Kulesi’nin altında Kanuni döneminde zindan olarak kullanılan tünel varmış.
Küçükkapı’daki Arap Han’daki dehlizlerden girip Haliç ya da Dolmabahçe’den çıkılıyormuş.
Marmaray çalışmaları sırasında Yenikapı’da bulunan bir Bizans efsanesi Theodosius Limanı tünelleri…
Bankaların olmadığı devirlerde, İstanbul halkının kıymetli eşyaları, paraları ve mücevherleri “memleket sandıkları” denilen sandıklarda İstanbul Azapkapı’daki Fatih Bedesteni altındaki mahzenlerde saklanırmış.
Ayasofya’nın altında bulunan ve onunla yaşıt olan 1500 yıllık, bir kilometre uzunluğundaki tüneller ise tarihi yarımadanın derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen başka bir sır. Ayasofya, yalnızca gökyüzüne değil, yer altına da uzanan bir efsane gibi.
Tarihi Yarımada üzerindeki tarihi yapıların toprak altındaki tünellerle doğrudan bağlantıları bulunduğu söyleniyor.
İstanbul’un yeraltı tünelleri aslında sadece tarihi değil, o tarihin içinde saklanan sırları, entrikaları ve hayatları da anlatıyor. Bu tüneller; padişahların kaçış rotaları, savaş zamanı birer koridor hatta kıymetli eşya saklama alanı olmuş. Belki de İstanbul’un asıl ruhu, yer altındaki bu sonsuz labirentlerde gizlidir.
Bir gün bu gizemli geçitlerden birine denk gelirseniz, taşların üzerindeki ayak izlerini ve duvarlardaki fısıltıları dinleyin. İstanbul’un anlatacak çok hikayesi var hem yerin üstünde hem de altında…
Kaynak: Sevinç Satıroğlu / Ayşe Figen Arda…Emeğe saygı önemli…