1875

Dijital olmalıyız ama nasıl?

Son dönemde yeni eğitim arayışları içinde firmaların duyurularına bakıyorum. Duyurularda temel konu ne olursa olsun hep dijital ifadesine rastlıyorum. Dijital insan kaynakları, dijital yönetim, dijital finans gibi.

Benim için dijital demek, günümüzde sosyal medya ve yeni teknoloji aracılığı ile yer alan her şeyin kullanımı demektir.

Aslında biz bu dünyadan yakınen etkileniyor ve herşeyimizle gitgide dijitalleşiyoruz. Son haberleri telefonumuza gelen son dakika mesajları ile okuyoruz. Facebook kullanıp yüzünü bile hatırlamadığımız ilkokul arkadaşlarımızla iletişime geçiyoruz. Düzenli olarak dünyanın diğer ucunda bile olsa tanıdıklarımıza mesaj gönderip ücretsiz görüntülü görüşme yapabiliyoruz. İşte bunlar ve daha örneği vermediğim birçok konu dijitalleşmenin bir ürünü.

Kurumsal firmalar uygulamalarını bu yönde hızlandırıyorlar. Ama teknolojik değişimlere ne kadar aynı hızda yetişiyorlar tartışılır. Ne olursa olsun unutmayın ki yeni nesil üyeleri zaten sosyal medya ve dijital dünya ürünleri ile doğdular. Mesela, ufak yaşlardan itibaren motor becerileri kullanarak IPad, laptop kullandıkları ve oyunlara nasıl hakim olduklarını bir çoğumuz gözlemlemişizdir. O zaman okudukları okullar ve çalıştıkları yerlerde de benzeri uygulamaları arayacaklardır. Bu doğal gelişmeye iş yerlerindeki uygulamalarla adapte olmak şarttır.

Kurumsal firmalardan bir önceye gittiğimizde, okullarda da tüm uygulamaların dijitalleşmesi ve entegre edilmesi konuşulmaktadır. Doktora programımdaders aldığım bir hocam, üniversite birinci sınıf öğrencilerinin, kendisi bilgi verdikten sonra, Google aracılığı ile bilgiye baktıklarını, bazılarının Evet Hocam Söylediğiniz Bilgi Doğrudeyip, karşısındaki otoriteyi dikkate almadığı mesajını gördüğünü paylaşmış. Bu açık örnekte olduğu gibi, okullarda klasik anlatım, tahtaya kalkıp sözlü yapma veya yazılı sınav günleri gerçekten çok eskide kaldı. O zaman eğitmenlerin de yeni dünyaya acilen adapte olmaları gerekmektedir.

Amerika Birleşik Devletlerinde bazı okulların inceleme okulu seçilip tamamiyle yeni teknoloji entegre programlar ile öğrencilerin başarı yüzdeleri takip edilmiş. Araştırma sonucu oldukça etkili. Klasik ödevler yerine, telefona bir anda gelen bir soru ve yanıt türü ödevler öğrencilerin çok ilgisini çekmiş. Hazırlanacak sunumların mutlaka IPad üzerinden sunum teknikleri dikkate alınarak uygulanması sağlanmış, böylelikle öğrencilerin araştırma ve sunum becerileri gelişiminde büyük başarı görülmüş. Ders sırasında bir tanınan yazar üzerine konuşulduğunda, video konferans ile canlı olarak yazarın tanınması ve sorular sorulması sağlanmış. Bu örnekler, elbette ki okul olarak da önemli bir alt yapıyı gerektirmektedir. Ama şu anki teknolojide zaten bu tür çalışmaları çok kolaylıkla adapte eder ve yapabiliriz.

İş yerleri için de dünyadan çok önemli örnekler var. Mesela artık çalışanlar bordro almak yerine, tüm ödeme ayrıntıları, vergi kesintileri gibi konuları cep telefonuna firma tarafından yüklenen bir uygulama ile kolaylıkla görebiliyorlar. Şirketler, eğitim ve geliştirme faaliyetleri için e learning platformlarını aktif biçimde yeniliyor ve uyguluyorlar. İç müşteri memnuniyeti anketlerini yine cep telefonundan 5 dakikada bitirip bilgileri gönderebilecekleri programları uyguluyorlar.

Bu tür örnekleri biz de büyük firmalarda duyuyoruz.

Hepimizin önerisi şudur: Her geçen gün değişen teknoloji karşısında mutlaka yeni çözüm ürünleri ve konuları değerlendirilmeli, dijitalleşme yolunda ilerleyen hayatımıza adaptasyonu daha etkin sağlanmalıdır. Artık konferanslarda, yazılarda, teknoloji liderlerinin şirket bünyesinde yaptıkları uygulamaları, sadecedijitalleşme kapsamında duymak istemiyoruz. Büyüklü küçüklü tüm organizasyonların, yapılarına göre adapte edebileceği tasarımlar ve örneklere liderlik etmeleri ve uygulamaları görmenin daha etkin olacağına inanıyorum.