1780

Duygusal Zeka Dedikleri

Çok uzun zamandır gündemimizde olan bir kavramdır Duygusal Zeka.

Dr. Daniel Goleman ile hayatımıza giren bu kavram, farklı değerlendirmelerle dilimize de yerleşti. Özellikle iş dünyasında çok duyuyoruz "Onun duygusal zekası yok. Duygusal zekası hiç gelişmemiş." gibi...

Bu konuyla ilgili tüm hipotezler entellektüel zekanın çok önemli olduğunu söylüyordu, Goleman araştırmaları sonrasında, önemli ama tek başına yeterli olmadığını ortaya koydu. Aslında bazı soruları sormak bunu bulmak için yeterliydi. Mesela nasıl oluyor da en iyi ünviersiteyi bitirmiş bir kişinin iş hayatında ilişkileri kötü olabilir, ekip olarak çalışmayı bilmez ve davranışlarını kontrol edemez?

Goleman yayınladığı ilk kitap sonrası bir çok dergide ve kitapta bu konu değerlendirildi ve özellikle iş dünyasındaki şirket içi eğitimlerin başında gelen bir konu oldu. Tüm çalışmalar ve örneklemeler gösteriyor ki duygusal zekası yüksek olduğu tespit edilen kişiler, sadece iş değil, özel ve sosyal yaşamında başarılı ve mutlu oluyor.

Duygusal zekayı oluşturan özelliklere baktığımızda dört başlıkta özetleyelim.

Öz bilinç; kendi duygularının farkında olmak, süreç içinde tüm davranışlarını nasıl etkilediğini, güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, kısacası bireyin kendine güveni ile ilgilidir

Öz yönetim; özellikle davranışlarını kontrol altında tutup gerektiğinde inisiyatif almak ve her türlü farklı veya değişen koşullara adapte olmaktır

Sosyal farkındalık; empati kurabilme yani başkalarının duyguları, gereksinimleri ve endişelerini anlayabilme becerisir.

En son olarak İlişki yönetimi ise hangi ortamda olursa olsun ilişkileri geliştirmek ve devamlılığını sağlamak, iyi bir takım oyuncusu ve gerektiğinde de lider olabilmektir.

Şu bir gerçektir ki yaşamda başarılı eğitim sonuçları olan kişilerden iş ve sosyal hayatında benzer sonuçlar beklense de, aslında en zeki insanlar değildir. Ve eminim şimdi düşündüğünüzde siz de iş, sosyal ve hatta özel hayatınızda benzer özellikleri olan kişilerle karşılaşmışsınızdır.

Çok kısa da olsa duygusal zekanın bizler üzerindeki etkilerine bakalım...

Yurt dışında çalıştığım süreçte Direktör ve Genel Müdür seviyesindeki adaylara her zaman Duygusal Zeka ölçen envanterler ile değerlendirme yapıyorduk. Adayların ne kadar güçlü bir eğitim ve iş deneyimi de olsa eğer adayın duygusal zeka nitelikleri istediğimiz seviyede değilse işe almıyorduk.

Duygusal zekasının farkında olan kişi stres ile ilgili de etkilerin ve sonuçların farkındadır. Zaten kontrol edilemediği ve farkında olunmadığında, kişi her zaman agresif, huzursuz ve mutsuzdur. Anksiyete ve depresyon sonuçlu davranışlar da oluşacaktır. Empatik olmak en önemli etkilerden biri. Artık günümüzde Y ve Z nesillerinden konuştuğumuz bir süreçte, her ortamda karşımızdakini anlama ve koşulları buna göre adapte etmekle sorumluyuz.

O zaman duygusal zeka ile ilgili kendimizi nasıl geliştiririz?

Size önerim farkında olmanız. Bunun için hiç bir zaman geç değil. Eğer gelişim alanı hissediyorsanız, olabildiğince duygularınızı kontrol etmek, hatalarınızdan ders almaya odaklanın. Yakınlarınıza sorun ve kendiniz hakkında geri bildirim alın... Söylemesi kolay ama gerçekleşmesi zor da olsa olabildiğince stres yaratan etkenleri hayatınızda azaltın. Daha kontrolde olmanızı ve aynı zamanda iç görü olarak daha rahat olmanızı sağlayacağı kesin.

Olabilecek her türlü sorun, kriz veya görüşsel çatışmaları her zaman olumlu, empatik ve etrafınıza da güven verici davranışlarla çözmeye çalışın.

Her şeyin başında en önemli olan duyguları anlamak, yönetmek ve uygulamaktır. Her geçen gün örnekleri ile inanıyorum ki duygusal zekanın temaları bireylerin çocukluk yılları itibariyle model aldıkları aile bireyleri ile de ilgilidir. Çocuk, duygusal zeka örneklerini, model aldığı davranışlar ile gösterir ya da farkındalığı az olduğu için olumsuz örneklerin doğru olduğuna inanarak hareket etmeye devam eder...