Kahvaltı En Sevdiğim
"Akşama ne yapayım?"
"Kahvaltı hazırla anne."
Annemin çocukluğumdan yetişkinliğime yüzlerce kez sorduğu bu soruyu ben hep böyle cevapladım. "Kahvaltı hazırla anne".
Hala kahvaltı etmeyi hem gündüz hem gece günün her saati çok severim. Bana bütün ana yemeklerden daha eğlenceli gelir. Çünkü hiçbir kahvaltıda olumsuz bir şeyle ilgili konuşulmaz.
Hiç konuştunuz mu?
Biri size, ekmeğine bal sürüp, gözü de sucuklu yumurtadayken "sorunlarımız var" dedi mi? Dememiştir olmaz çünkü… Yakışmaz, uymaz!
Bir de akşam yemeklerini düşünün.
Bir akşam yemeğinde kaç arkadaşınızla kötü oldunuz. Kaç kişiyle yediğiniz o akşam yemeği o insanla yediğiniz son yemek oldu ? Bir düşünün.
Kahvaltı asla kötü bir anıya eşlik etmez.
Umutsuzca bir adamın ilk yemek olarak beni bir akşam kahvaltıya davet etmesini bekliyorum. Olmuyor.
Onunla da öyle oldu. Bir süredir hoşlanmakta olduğum adamla ilk kez yemeğe çıktık. Yemeğe. Kahvaltıya değil. Siparişlerimizi verdik, içkilerimiz geldi. Sohbet ediyoruz. Buraya kadar her şey yolunda gözükürken birden feci bir şey oldu. Bir felaket!
Adam birden şiir okumaya başladı. Ben stilin bu olduğunu nasıl farkedememiştim. Hemen acil çıkış kapısına baktım . Bana uzaktı. O şiir okurken nereye bakmam gerektiğini, elimi kolumu nereye koyacağımı bilemedim. Çok huzursuz oldum çok. Şiir de bitmiyordu üstelik.
Lekeli boyanmış duvarda, şekilleri bir şeye benzetme oyunu oynadım. Şiirden kaçmak için elimden geleni yapıyordum. Duvarda bir tavuskuşu, iki balık biraz da yağmur bulutu gördüm. Nihayet şiir bitti. Adam da benim için bitti. O an. Oracıkta.. O şiiri okurken.
Bir kuralı ihlal etmişti.
Şiir benim için tek başına okunan bir şeydi. Kimseye göstermemek lazımdı. Dizeler yazanla okuyan arasında bir sırdı. O bir kuralı ihlal etmişti. Bir daha görüşmedik.
Buradan sizlerle ilk ve son kez çok sevdiğim bir şiiri paylaşacağım.
‘Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’
Cemal Süreya