3033

Tüketici Alışkanlıkları Araştırması

Kursta yeni tanıştığımız kız arkadaşımla cafede oturuyorduk. Eşinden yeni ayrılmıştı. Tabii neye göre yeni tartışılır. Neredeyse bir yıl olmak üzereydi ancak herşey dün olmuş gibi anlatıyordu. Cep telefonundan, yanında taşıdığı bilgisayarından fotoğraflar gösterdi. Yaşanırken objektife gülümseyen yüzler şimdi içini acıtıyordu. Onu yapardık, bunu yapardık diye anlatırken birden "her ay taş aldırırdım" dedi. Ben şaşırdım tabii:

- Aaa taş aldırılıyor mu artık ? Ben düşürülür diye biliyorum.

Ben şaşırıp konuştuktan sonra şaşırma sırası ona geçmişti :

-Nasıl düşürmek ? 

-Yaa işte düşürülmez mi ? Alınıyor mu artık, bilmiyordum.

-Sen ne taşından bahsediyorsun ?

-Böbrek taşı!

Ben böbrek taşından bahsediyordum ama o başka taştan bahsediyormuş.

-Ben pırlanta diyorum. Taş! Taş!

-Haaaaa !!!

Benim için taş, ya böbrek taşıydı ya da ‘kumsalda şahane bir taş buldum’ du. İçimde Ajda Pekkan o an hoplaya zıplaya şarkı söylemeye başladı:

‘O benim dünyaaam

Onunla nefes alan ve onunla yok olan

Öylesine güçlü öylesine güzel

Öylesine benim olan’