1572

Nigar'ın 21. Günü

Selma ve Nigar, Selmaların evinin önündeki çardakta oturmuş, sessizce konuşuyorlardı.

NİGAR- Nasıl desem sana. Herhalde hayatımın en mutlu gecesiydi. Düşünsene, bir sahnedeyim üzerimde ışıklar, arkada saz heyeti, üzerimde bir gece elbisesi…Gerçi elbise biraz kokuyordu ama olsun.

Sessizce gülüştüler.

SELMA- Korkmadın mı kız?

NİGAR- Korkmaz mıyım? Ödüm patladı. Bir ara gözümü açtım, bir sürü pis herif bana bakıp sırıtıyordu. Kadeh kaldıranlar, öpücük yollayanlar…

Nigar tiksinmiş ve utanmıştır. Selma arkadaşını teselli etmek ister.

SELMA- Boş ver kız. Hamza yok muydu orada? Korur o seni.

NİGAR- Olmaz mı? Ben programı bitirene kadar köşede durdu bekledi. Allah razı olsun. Ama insan yine de korkuyor. Hele içeri ilk girdiğim an görecektin beni. Sanki herkes bana bakıyormuş gibiydi. Ay Allah düşmanı mı düşürmesin oraya.

Nigar bunu söyleyince sustu. Selma da diyecek bir şey bulamadı. Nigar ayak uçlarına bakarak,

NİGAR- Ben de düştüm dimi kız?

SELMA- Aaa, saçmalama be! Ne alakası var. Sen şarkı söyleyeceksin sadece! Hem de bir süre. İlelebet orada kalacak halin yok ya?

NİGAR- Doğru diyorsun. Birazcık çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak parayı koyayım bir kenara, sonra kimse tutamaz beni orada. Kız bir görsen orada çalışan kadınların halini, perişanlar. Kim bilir ne zordur? Durmadan kavga edip içki içiyorlar. Bana da bu nereden çıktı der gibi baktılar ama Hamza’nın korkusundan yanaşamadılar yanıma.

SELMA- Nasıl döndün?

NİGAR- Hamza köşeye kadar getirdi beni sağolsun. Ama bundan sonra biri gelip alacakmış beni.

SELMA- İyi bari, o saatlerde sokaklar…

NİGAR- Sorma. İnan içeriden daha korkunçtu dışarısı.

SELMA- İyi ki Hamza var.

Yine gülüşürler.

NİGAR- Kız, Hamza olmasa benim orada işim ne?

SELMA- (çapkınca) Sana hala aşık değil mi?

NİGAR- Ay sus Allah aşkına. Düşüncesi bile korkunç. Ferit’i bile bile. Neyse ki haddini biliyor, lafını bile açmıyor.

SELMA- Ee, adama seni görmek bile yetiyor ne yapsın?

NİGAR- Sus kız!

Bir süre konuşmadan oturdular. İkisinin de aynı şeyi düşündüğü belliydi. Nigar’ın içini sıkıntı bastı.

NİGAR- Nasıl gider bu iş bilmiyorum. Anneme, çocuklara bir bahane bulmam lazım. Tabii komşulara da. Bugün elim kolum dolu gelince evdekiler şok oldu. Yalan söyledim. Bahşiş dedim. Ama her gün bahşiş diyemem. Hele ki Sinan buna hayatta inanmaz. Çocuğu delirtirim valla. Zaten deli yaşları. Bir anlasa gece onlar yatınca dışarı gittiğimi peşime düşmez mi?

SELMA- Doğru diyorsun. hem senin vücudun buna ne kadar dayanır ki, gündüz çalış, akşam gel yemeği bulaşığı, gece de git şarkı söyle. Sürünürsün. Gündüz işini mi bıraksan acaba?

NİGAR- Olur mu kız? Mümkün değil. İyi bir bahane bulmak lazım. Amaann yakalanırsam uydururum bir şey, napayım?

SELMA- Dur bir çay daha koyup geleyim, Hamza’yı anlat bana.

Nigar kalkıverir oturduğu yerden.

NİGAR- Başlatma Hamza’ya. Yorgunluktan, uykusuzluktan ölüyorum, gidip yatayım ben.

Selma arkadaşını bahçe kapısına kadar götürür. Sarılırlar.

NİGAR- Sen olmasan ben ne yapardım?

ARKASI YARIN.....

Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.