1700

Giriş, Gelişme, Geniş

Hayatta birincil derece olarak hissettiğim insanlara karşı çok sabırlıyım. Çok. Sabrımı tahmin bile edemezsiniz.
Ancak ben de bir insanım.
Benim de sabrımın bir derecesi var.
Sabah saatlerinde yolda karşılaştığım sabır oyunununda son tura gelmek üzere olan ve tüm uyarılara rağmen, duyarsızlığının kabalığında bunu fark etmeyen arkadaşım sabrımı taşırdı.
Acelem vardı. Taşmış sabrım bekleyebilirdi. Taşan sabrıma bile sabırlıydım. Soğuk bir "görüşürüz"le ayrılıp, saatime baktım. Öğlen olmak üzereydi. Taşan sabrımı sular seller gibi akıtan bir mail yazmak için kendime randevu verdim. Akşamüstü 19.00’da Nero’da taşan sabrımla buluşacaktım.
İçimden gülüp "niye Nero" diye düşündüm. Ama kendime randevu verirken ilk aklıma gelen yer oldu.
Günün geri kalan kısmı zor geçti. Sürekli saatime baktım.
19.00 olur olmaz Nero’daydım. Dışarda sigara içilebilir masalardan birine oturdum. İçecek bir şey alamadan notebook’umu açıp yazmaya başladım.
Gün içinde kelimeler kafamın içinde önce cümlelere sonra da paragraflara dönüştüğü için hızlı hızlı yazdım.
Göndere bastım. Bilgisayarı kapattım.

Vee…

Şimdi ben bunu nereye bağlayacağımı bilemedim. İnsan her zaman her şeyi bilemez ki…
Üstelik bütün yazılar giriş, gelişme, sonuç akışında mı olmalı?
Giriş, gelişme, devamı haftaya ya da giriş, gelişme, geniş olamaz mı?
Hani sonuç, geniş bir zamana geniş geniş yayıldı manasında.
Olur. Oldu