Eşyanın Doğası
Gözlükler Oylun'dan. Aramızdaki 'mutluluğu verme' oyununun bir armağanı. Oyun şöyle, çok mutlu olduğumuz bir gün üzerimizde ya da yanımızda bulunan bir eşyayı diğerine vermek. Onun da onu kullanırsa mutlu olacağı inancını taşıyan bir totem. Elbette don ve sütyen oyuna dahil değil. İki iyi arkadaşız biz manyak değiliz. Neyse tahmin edeceğiniz üzere gözlükler Oylun'un çok mutlu olduğu bir günden.
Böyle eşyalarım var benim. Mutluluk totemi armağanlar, cezalı elbiseler, küs olduğum çantalar, kızgın olduğum takılar. Bir de kilo aldığım için içine giremediğim kıyafetler ve kilo vereceğime olan inancımı hiç kaybetmediğim için kilo verinceye kadar almaktan vazgeçtiğim elbiseler.
Ne sezonlar ne sezon indirimleri geçti böyle. Gerçi ben kilosuyla barışık biriyim. Kilomla sorunu olan ortopedistim.
Bir de benim olduğunu unuttuğum eşyalarım var. Bu eşyalarla aramda yeni bir gelişme. Geçenlerde İstanbul'a gittiğimde benim olduğunu unuttuğum bir dolu eşyamla karşılaştım. Notebook dahil. Epey mutlu oldum. Aa benim buyum varmış aa böyle bir şeyim mi varmış benim. Gardrobumla aramda pre alzheimer gibi anlar yaşandı.
Neyse işte.. Sadece insanların değil eşyaların da hikayeleri var. Bu yüzden antikacıdan eşya alanlara oldum bittim şaşarım. Çünkü sadece bir eşya almıyorlar, hikayesini bilmedikleri bir eşyayı alıyorlar.
Büyük cesaret.