2090

Nigar'ın 46. Günü

Sinan uyandığında başucunda halasının bıraktığı parayı gördü. 

SİNAN- Hadi be! Yüz lira! Aslan halam benim. 

Salona elinde parayla geldiğinde Leyla onun gülen yüzünü görünce gülümsedi. 

LEYLA- Sonunda uyandın be oğlum, okulun yok mu bugün?

SİNAN- Olmaz mı babaanne? Beni neden uyandırmadılar?

LEYLA- Ne bileyim oğlum? Geç mi kaldın?

SİNAN- Evet ama dert değil, halam bana bir servet bırakmış. Şimdi bir taksiye atladığım gibi…

LEYLA- Aşk olsun be oğlum, halan ne zorluklarla kazanıyor o parayı. Taksiye mi vereceksin?

SİNAN- Doğru diyorsun. Kendime şahane bir gömlek alayım ben!

LEYLA- Bak şimdi…Sinan babaannesini öptü.

SİNAN- Benden bir şey istiyor musun babaanne, fırlıyorum ben.

LEYLA- Yok oğlum Selma gelir şimdi, git hadi sen.

 -o- 

Sinan çıktıktan sonra Leyla usulca çanın ipini çekti. Birkaç dakika camdan dışarı baktı dalgın dalgın. Selma anahtarıyla kapıyı açıp telaşla girdi içeri.

SELMA- Leyla teyze ne oldu?

LEYLA- Sakin ol kızım bir şeyim yok.

SELMA- Zili çalınca…

LEYLA- Selma, bir şey soracağım sana kızım. 

Selma tedirgince oturdu yatağın kenarına. Belli etmemeyi çalışarak,

SELMA- Sor Leyla teyzem sor.

LEYLA- Kızım ne olur bana anlat, Nigar’ın… 

SELMA- Leyla teyze…

LEYLA- Ben bir şey bilmiyorum deme bana. O senden hiçbir şey saklamaz, siz kardeş gibisiniz. Anlat bana bileyim kızcağızımın başındaki dertleri. Elimden bir şey gelmez ama en azından ne yapabileceğimi bileyim.

SELMA- Ne anlatayım söyle.

LEYLA- Nigar geceleri nereye gidiyor? Ne yapıyor?

SELMA- Anlatmıştır sana da. Bir yaşlıya mı bakıyormuş neymiş.

LEYLA- Güldürme beni Selma. Şu yatağa bağlıyım diye aklımı da yitirmedim. Hasta bakarak ne kadar para kazanabilir ki? Sinan’a bu sabah yüz lira harçlık bırakmış, olacak iş mi bu?

SELMA- Ah be Leyla teyzem, zaten bu gece çalışmalarına çocukları mutlu etmek için başlamadı mı? Niye şaşırıyorsun? Hem Nigar yanlış bir şey yapmaz biliyorsun.

LEYLA- Biliyorum ama çok üzülüyorum. Çaresizlik insanı yoldan çıkartır.

SELMA- Leyla teyzeciğim anlatır sana zamanı gelince. Ben şimdi bir şey dersem bana küser. Benim Nigar’dan başka dert ortağım yok biliyorsun. Küstüremem onu.

LEYLA- Tamam kızım haklısın.

SELMA- Çorbanın altı açıktı, gideyim ben. birazdan sana da getiririm. Televizyonu açayım mı?

Leyla iç çeker. Selma’nın elini tuttu sevgiyle.

LEYLA- Aç hadi. İyi ki varsın. 

 -o- 

Hamza pavyondaki çalışma odasında otururken telefonu çaldı. Arayan annesiydi.

HAMZA- İsmet çık dışarı, kapıyı da kapat. 

Adam ikiletmeden çıktı. Hamza telefonu açtı.

HAMZA- Anam nasılsın?

MÜNEVVER- (ses) Oğlum... 

Annesinin inleyen sesini duyunca panikledi.

HAMZA- Anam ne oldu söyle, neyin var? Bir şey mi oldu?

MÜNEVVER- (ses) Dur oğlum telaşlanma hemen. Ama gelsen çok sevinirim. İşin yoksa…

Hamza çekmeceden cüzdanını ve anahtarını aldı. Hızla dışarı çıktı.

HAMZA- Annem neyin var?

MÜNEVVER- (ses) Ne bileyim oğlum, böğrüme bıçak saplanıyor sanki. Aramayım dedim ama…

HAMZA- Anne ne demek aramamak? Kimi arayacaktın ki başka?

Hamza konuşurken bir yandan da koşarak arabasına bindi.

 -o- 

Sinan sınıfta Bengü’nün yanında oturuyordu. Bir yandan ders dinlerken bir yandan da Bengü’nün defterini çekiştirip not almasını engelliyordu. Bengü bacağı ile dürtüp hocayı işaret etti.

BENGÜ- (fısıldayarak) Sinan yapma, bak adam sürekli buraya bakıyor! Şimdi atacak bizi dersten.

SİNAN- (fısıldayarak) Daha iyi ya, gezeriz biraz.

BENGÜ- Tabii tabii. Sınav dönemi not aramaya çıkarız sonra.

Hoca dersi kesip onlara baktı.

HOCA- Konuştuğunuz konu belli ki çok önemli. İsterseniz dışarıda devam edin.

BENGÜ- Yok hocam yok. Bir cümleyi atlamış Sinan. Onu soruyordu.

Hoca başını sağa sola sallayıp derse devam etti. Bengü Sinan’ın önündeki deftere çekip sayfaya kocaman “Aptal” yazdı. Sinan da altına “ Sayende” yazdı. Bengü kıpkırmızı oldu.

ARKASI YARIN......

Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.