2297

Nigar'ın 56. Günü

Cem elindeki simiti ikiye bölüp yarısını Lale’ye uzattı. Lale gülümseyerek aldı. Cem çayını karıştırırken kızın gözlerinin içine bakıyordu. Kız gözlerini kaçırdı. Bir rüyanın içindeydi sanki.

CEM- Ee? Dersler nasıl gidiyor?

LALE- İyi.

Cem çayından bir yudum aldı.

CEM- Son senen değil mi?

LALE- Bir yıl daha var.

CEM- Öyle mi?

LALE- Öyle.

Cem gülümseyerek simitini yiyen kıza baktı.

CEM- Kısa cevaplar ha?

Lale kızardı.

CEM- Pardon, espiri olsun diye söyledim.

Cem simitini yerken muzip gülümsüyordu.

CEM- Konuşmayacak mısın?

LALE- Ne konuşayım?

CEM- Bilmem? Anlat bir şeyler işte.

LALE- Anlatacak bir şey yok ki öyle. İşte okul, ev falan.

CEM- E hiç başka bir şey yapmıyor musun?

LALE- Nasıl yani?

CEM- Yani, arkadaşlarınla sinemaya falan gitmiyor musun? Bir spor yapıyor musun? Ne okumak istiyorsun? Ne bileyim, sevgilin var mı?

Lale şaşkınlıkla baktı.

LALE- Sevgilim mi?

CEM- Evet.

LALE- Tabii ki yok.

CEM- Neden? Sen çok güzel bir kızsın. Kesin bütün okul peşindedir senin.

LALE- Ben… okulda benimle kimse konuşmaz ki doğru dürüst. Ben de onlarla konuşmam zaten.

CEM- Niye?

Lale bu sorgudan sıkılır.

LALE- Gidelim mi artık? Babaannem bekler beni.

CEM- Haydaa? Ne oldu şimdi? Daha çayımız bitmedi. Üzdüm mü seni yoksa?

LALE- Hayır, hayır. Sadece gitmek istiyorum.

CEM- Tamam nasıl istersen. Ama doğrusu neden kimseyle konuşmadığını çok merak ettim. Sinan’la ne kadar farklısınız.

LALE- Lütfen gidelim.

-o-

Akşam güneşi denizin üstüne türlü renkler, ışıklar bırakıyordu. Ferit deniz kenarında oturmuş rakısını içmekteydi. Mutluluğu yüzüne yansımıştı. Nigar’ı düşünüyordu. ‘Ah be Nigar!’ diye düşündü. ‘Bırak artık şu inadı, ömrümüz gelip geçiyor’. Bir yudum daha aldı. Telefonu çaldı. Keriman arıyordu. İçi sıkıldı. Sessize aldı. Son yudumu içip garsondan hesabı istedi.

-o-

Cem yan gözle baktı Lale’ye. Kız iyice sessizleşmişti. Arabanın camından dışarıyı seyrediyordu.

CEM- Lütfen konuş Lale. En azından neye kızdığını söyle.

Lale birden dönüp baktı Cem’e.

LALE- Benden ne istiyorsun?

CEM- Bu ne demek şimdi?

LALE- Benden ne bekliyorsun demek. Niye geldin okuluma?

CEM- Ne bileyim? Seni görmek istedim.

LALE- Neden?

CEM- Ne bileyim? Seni daha yakından tanımak istedim herhalde. Ne saçma bir soru bu? Bir erkek bir kızı neden görmek isterse ondan.

LALE- Çok mu eğleniyorsun benim yabaniliğimle? Ya da fakirliğimizle?

CEM- Lale neler söylüyorsun sen? Saçmalama!

LALE- Sizin okulda o kadar kız varken beni mi merak ettin yani? Buna inanmamı beklemiyorsun herhalde!

CEM- Lale…

LALE- Ben şurada inmek istiyorum.

CEM- Eve bırakacağım.

LALE- Hayır bakkala gideceğim!

Cem kenara yanaşıp yavaşladığı anda Lale indi arabadan. Hızla ters yöne doğru yürümeye başladı. Gözlerinden yaşlar döküleceği anda köşeden dönen halasını ve Selma’yı gördü. Aynı anda onlar da Lale’yi gördüler.

NİGAR- Lale! Gel yardım et, kollarım koptu.

Lale onların yanına gidip halasının elinden poşetleri aldı.

NİGAR- Hayırdır?

LALE- Bakkala gidecektim.

Lale daha fazla konuşmamak için önden yürümeye başladı. Nigar’la Selma bakıştılar. Cem hala ileride arabanın içinde oturmaktaydı. Aynadan olanları seyrediyordu. Lale ona bakmadan geçti. Cem onun arkasından bakarken Nigarlar geldi. Nigar Cem’i gördü.

NİGAR- Cem?

CEM- Merhaba Nigar abla, nasılsın?

NİGAR- Hayrola? Sinan’ı mı bekliyorsun?

Cem ne diyeceğini bilemez.

CEM- Yok, aradım ama evde değilmiş, gidiyordum ben de. İyi akşamlar.

NİGAR- Sana da.