Süleymaniye - Zeyrek ve Vefa
Bu haftasonusize günümüzün en güzel Osmanlı mahalle semtlerinin bulunduğu Süleymaniye, Zeyrek ve Vefa’yı gezdireceğim.
Gezimize ekibin toplanması ve simit-çay ikilisi ile ilk durağımız Gazanfer Ağa Medresesi ile başladık. Fatih’te Unkapanı ile Kadınlar Pazarı arasında, Atatürk Bulvarı üzerinde yer alır. III Mehmet’in kapı ağalarından ve Has Odabaşısı Gazanfer Ağa içindir. Medrese, türbe ve sebilden meydana gelmiştir. Girişteki ön avlunun karşısına medrese hücreleri, kuzeydoğu köşesine Gazanfer Ağa’nın türbesi, güneydoğu köşesine de dışarıya taşkın biçimde sebil yerleştirilmiştir. Avlu duvarı ile türbenin arasında ise hazire yer alır. Gazanfer Ağa Medresesi Külliyesi, 16 yüzyılın sonlarında başlayan ve 17. yüzyılda sıkça görülen mimari programları küçültülmüş medrese ağırlıklı külliyelerin erken örneklerinden biridir. 1782 yangınında tahrip olan medrese, değişik zamanlarda yapılan onarımlar sonucu günümüze iyi bir şekilde gelebilmiştir.
Yürümeye devam...
Çinili Hamam ya da Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı, Fatih Zeyrek’te, İtfaiye Caddesi üzerinde yer alır. Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Sinan’a yaptırılan hamamın, 1540-1546 yılları arasında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Mimar Sinan’ın ilk yaptığı hamamlardan biri olan Çinili Hamam, aynı zamanda Sinan’ın en büyük hamamlarından biridir. Barbaros Hayrettin Paşa bu hamamı, bugün var olmayan Beşiktaş’taki medresesine gelir sağlamak amacıyla yaptırmıştır. Çinili Hamam’ın ismi, yapının iç süslemelerinde kullanılan ve 16. yüzyılın ilk yarısına ait olan İznik çinilerinden gelmektedir. Bu çinilerden sadece erkekler kısmının sıcaklık bölümünde görülenler günümüze ulaşabilmiştir. Yerli/yabancı birçok filme ve klibe sahne olan tarihi hamam, ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’in 1997’de çektiği “Hamam” filminin mekanı olarak ünlenmiştir.
Zembilli Ali Efendi Sıbyan Mektebi, Fatih, İstanbul
Zeyrek İtfaiye Caddesi ile İbadethane Sokağı’nın kesiştiği yerde bulunan Zembilli Ali Efendi Sıbyan Mektebi, XVI. yüzyılda Zembilli Ali Efendi tarafından yaptırılmıştır. Zembili Ali Efendi, II. Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'a danışmanlık yapmış büyük İslam alimi. Osmanlı’nın yargı merciinin başıdır. İstanbul’un fethinden sonra sekizinci şeyhülislam olan Zembilli Ali Efendi’nin mezarı da mektebin haziresi içerisindedir. Lahdinin yanındaki kitabeden de 1525 yılında da öldüğü anlaşılmaktadır.
Zeyrek Camii veya Pantokrator Manastır Kilisesi İstanbul'un Zeyrek semtinde Doğu Roma döneminden kalma dinî yapıdır. Kilise üç ayrı şapelin bir araya gelmesinde oluşur. Ayasofya'dan sonra İstanbul'da ayakta kalan en büyük eski kilisedir.
Güneydeki ilk kilise II. Yannis Komnenos'un karısı İrene tarafından 12. yüzyılın ilk çeyreğinde yaptırıldı. Karısının ölümünün ardından imparator kilisenin kuzeyinde, az ilerisine ikinci bir kilise yaptırdı ve en sonunda bunları birleştirmek için üçüncü bir kilise daha yaptırdı.
İstanbul'un fethinden sonra ilk medrese burada açıldı. Müderrisi Zeyrek Mehmed Efendi'ydi. Fatih Külliyesiyle birlikte yeni medreselerin yapımı tamamlanınca buradaki medrese kapandı ve bina cami oldu. Şu anda yalnızca güney kısmı cami olarak kullanılmaktadır.
Eski İmaret Camii veya Pantepoptes Manastır Kilisesi İstanbul'un Zeyrek semtinde Doğu Roma döneminden kalma dinî yapıdır. 1081- 1087 yılları arasında inşa edildiği tahmin ediliyor.
Kilise Komnenos hanedanının kurucusu Aleksios Komnenos tarafından yaptırılmıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde medrese olarak kullanılan Zeyrek Camii'nin imarethanesi olarak kullanılmıştır. Fatih medreseleri yapılınca cami olmuştur.
Bozdoğan Kemeri ya da bütün dünyada bilinen ve kabul gören mirasçısının orijinal adı ile Valens Kemeri, Romalılar tarafından İstanbul'da yaptırılmıştır. Roma İmparatoru Valens tarafından 4. yüzyılın sonlarında tamamlandı. Farklı dönemlerde Osmanlı Sultanları tarafından restore ettirilen su kemeri, şehrin önemli tarihi eserlerinden birisidir. Ortaçağ'da, kentin su ihtiyacını karşılayan su kemerlerinin en önemlilerindendir.
Burmalı Mescid Camii, İstanbul'un Vefa semtinde yer alır. Osmanlı Devleti'nin Mısır kadısı olan Emin Nureddin Osman tarafından cami girişindeki kitabeye göre 1540 yılında yaptırıldı. Minaresinin yivli görüntüsü nedeniyle "Burmalı" olarak anılmaktadır. Cumhuriyetten önce aynı zamanda zikir ve dini sohbetlerin yapıldığı bir Nakşidergahı idi. Zamanla bakımsız kalan cami bir dönem marangoz atölyesi olarak kullanıldı. 1930'lu yıllarda harap bir durumda olması nedeniyle kullanılmayan cami, 1955 yılında onarılarak yeniden ibadete açıldı. 1940'lı yıllarda Atatürk Bulvarı'nın yapımı sırasında çevresindeki birçok tarihi bina yıkılmasına karşın, Burmalı Mescid Camii yıkılmamıştır. Çevresindeki yapıların yıkılması nedeniyle cami günümüzde Saraçhane gezi parkı içinde ağaçlar arasında tek bir yapı olarak kalmıştır.
Şehzade Camii Fatih’te Mimar Sinan tarafından yapılan cami. I. Süleyman tarafından Saruhan Sancak Beyi iken 22 yaşında ölen oğlu Mehmed adına yaptırılmıştır. Camiyi Mimar Sinan'ın çıraklık eserimdir dediği camidir. Şehzade türbesinin içi rengarenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur.
Geziye devam ederken cadde üzerinde ünlü Dileklerarası’na uğramamak olmaz... Osmanlı İmparatorluğunun son yıllari ve Cumhuriyetin ilanından sonra uzunca süre, tiyatroları, sinemaları ve klüpleriyle İstanbul gece hayatının ve sahne sanatlarının merkezi olan, bugünkü Saraçhane, Vezneciler, Şehzadebaşı bölgesine eskiden verilen isim. Beyoğlu, daha elit, daha üst sınıf bir kalabalığa hitap ederken, Direklerarası halk tipi eğlencenin merkezi olmuştur. Ferah Sineması ya da Dileklerarası sineması şu an ne yazık ki kötü bir ayakkabı mağazası...
Laleli Baba Türbesi (Hasan Fehmi Paşa Türbesi); Şehzadebaşı’nda Kemal Paşa Camii’nin yanındadır. Zeynep Feride Hanım tarafından, 20. yüzyılın ilk yıllarında inşa ettirilmiştir. Türbede Zeynep Feride Hanım ve eşi Selanik valisi Hasan Fehmi Paşa bulunmaktadır.
Kalenderhane Camii, Vefa semtinde Doğu Roma döneminden kalma bir yapıdır. Bozdoğan Kemeri'nin en doğu ucunun güneyinde yer alır. Doğu Ortodoks Kilisesi formundadır. 18. yüzyılda Osmanlılar tarafından camiye çevrilmiştir. Yüksek olasılıkla kilise ilk durumunda Theotokos Kyriotissa'ya adanmıştı. Yapı, Yunan haçı kemerli Bizans kilisesi örneğinin var olan birkaç örneğinden birini temsil eder. Yapı Osmanlı döneminde ilk olarak Kalender Tarikatı'na mensup dervişler tarafından kullanıldığından adı Kalenderhane olmuştur.
Bu kadar yürüyüşten sonra sıra yemeğe geldi... Yemeğimizi ünlüDarüzziyafe Restaurant’ta yedik. Burası aş evi olarak tarihte geçmektedir. Burada fakirlere, ihtiyaçlara yemek dağıtılırmış. Kanuni Sultan Süleyman tarafından İstanbul’un fethinin 100. yılı sebebiyle Mimar Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camii külliyesinde olup ilk zamanlarda imaret ve daha sonra bugünkü adıyla Osmanlı devletinin ziyafet salonu olarak kullanılmış. Bugün Türk mutfak kültürüne hizmet veriyor. Bahçede göreceğiniz çınar ağacının 1550 yılında dikildiği söyleniyor.
Menümüz Sülaymaniye çorbası. kuşburnu şerbeti, yufkalı Darüziyafe köftesi, fukara keşkül. Hepsi lezzetli ve ilginçti.
Yemekten sonra, heybetli, şaheser yapıSüleymaniye Camii’ye vardık. Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir. Mimar Sinan'ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii, medreseler, kütüphane, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Süleymaniye Camii Klasik Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biridir. Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır. Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 m. yüksekliğinde ve 27,5 m çapındadır. Bu ana kubbe, Ayasofya'da da görüldüğü gibi, iki yarım kubbe ile desteklenmektedir. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunmaktadır. Cami avlusunun dört köşesinde birer minare bulunmaktadır. Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir. Yani cami içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı yaratacak şekilde inşa edilmiştir. Camiden çıkan isler ana giriş kapısının üzerindeki odada toplanmış ve bu isler mürekkep yapımında kullanılmıştır. Caminin kıble tarafında içinde Kanuni Sultan Süleyman'ın ve eşi Hürrem Sultan'ın bulunduğu bir hazire mevcuttur. Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesinin kubbesi yıldızlarla donanmış gökyüzü imajını vermesi için, içeriden, metalik plakalar arasına yerleştirilmiş pırlantalarla (elmaslarla) süslenmiştir. Cami süslemeleri açısından sade bir yapıya sahiptir. Mihrap duvarındaki pencereler vitraylarla süslüdür. Mihrabın iki tarafındaki pencereler üzerinde yer alan çini madalyonlarda Fetih Suresi, caminin ana kubbesinin ortasında ise Nur Suresi yazılı bulunmaktadır. Caminin hattatı Hasan Çelebi'dir.
Dünyaca ünlü mimarımız Mimar Sinan’ın Türbesi, Süleymaniye’de, İstanbul Müftülüğü’nün sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, Fetva Yokuşu ile Mimar Sinan Caddesi’nin kesiştiği köşede yer alır. Mimar Sinan 1556 yılında Süleymaniye Külliyesi’ni tamamladıktan sonra,1588 yılında bu türbeyi yapmıştır. Türbenin yanında bulunan Mimar Sinan’ın evi ile sıbyan mektebi günümüze ulaşamamıştır.
Süleymaniye Külliyesi haziresinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan türbeleri ile Mimari Sinan’ın türbesi karşılaştırıldığında, Sinan’ın türbesinin oldukça basit ve mütevazı olduğu görülür. Yapı, son derece ahenkli ölçülerle, adeta bir yüzük taşı gibi bulunduğu üçgen alanın en uç noktasına oturtulmuştur. Türbenin çevresini iki yönden yüksek çevre duvarları kuşatmaktadır.
Atıl Efendi Kütüphanesi bir vakıf kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi’ne bağlı. İçinde 28.000 eser olduğu söyleniyor, çoğu –özellikle de yazmalar- depoda tutuluyormuş. Beşgen güzel bir okuma salonu var.
Ünlü Vefa Lisesi 1872 yılında kurulan, Anadolu lisesi statüsündeki ortaöğretim kurumu. Vefa Lisesi, tarihi boyunca pek çok ünlü kişiye de eğitim vermiştir.
Molla Hüsrev (Sofular)Camii, İstanbul Fatih ilçesi Sofular Caddesi'ndedir. Fatih Sultan Mehmed'in "zamanımızın İmamı Azam'ı" dediği şeyhülislam ve hocası Molla Hüsrev tarafından yaptırılmıştır.
Soluklanma, mola zamanı ve gezimizin son durağı Tarihi Vefa Bozacısı’nda tabii ki... Ara sokaklarda saklanmış olsa da mekan gerçekten çok hoş. Hemen yanı başınızda taze taze hazırlanılan boza ve hemen karşısında Tarihi Vefa leblebicisinden sıcacık alacağınız leblebiyle bol tarçınla içinizi ısıtan hafif buruk lezzet. Kış içeceği olarak bilinmesine rağmen sıcak olmayan içecek:)
Gerçek bir Osmanlı mahallesi olarak dönemin inanç, eğitim ve mimari gelenekleri ile şekillenmiş ve geçmişin izlerini günümüze dek en az zararla koruyabilmiş Zeyrek, sokaklarını renkli bir nostalji ve en lezzetli bozanın kışkırtıcı kokusunu saran Vefa, ilim ve mimarisi ile nam sarmış Süleymaniye nostaljik bir rüzgar gibi akıllarda kalacak, bu kültür ve tarih dolu gezimizden umarım hoşnut kalmışsınızdır. Bir sonraki gezimizde görüşmek dileğiyle...